Babur ve Babur-nâme Üzerine Araştırmalar Uluslararası Çalıştayı’nın Amacı
16. yüzyılda, Orta Asya siyasî tarihinde büyük rol oynamış Babur Şah Dönemi ve Babur’un kaleme aldığı Orta Asya Türk İslâm Edebiyatının şâheseri Babur-nâme üzerinde dünyanın farklı ülkelerinden uzman bilim insanlarını bir araya toplamak; Babur Şah Dönemi ve Babur-nâme hakkında bugüne kadar yapılmış çalışmaların değerlendirilmesi ve yapılacak yeni araştırmalar hakkında fikir alışverişinde bulunulması için ilmî bir çalışma ortamı sağlamaktır.
Babur
Zahirüddîn Muhammed Babur (888/1483-937/1530), Hindistan’da XVI-XIX. yüyıllar arasında hüküm süren Baburlular Devleti’nin (1526-1858) kurucusu ve ilk hükümdarıdır. Babası Timur’un (1336-1405) torunlarından Fergana hâkimi Ömer Şeyh Mirza (1456-1494; annesi Cengiz’in (1162-1227) torunlarından Yunus Han’ın (1416-1487) kızı Kutlug Nigâr Hanım’dır. Babasının bir kaza sonucu ölümü üzerine 1494’te henüz on iki yaşında iken Fergana hükümdarı oldu.
Babur’un siyasî mücadelerle dolu hayatı üç ana bölümde ele alınabilir: Fergana hâkimiyeti (1494-15049); Kâbil hâkimiyeti (1504-1526) ve Hindistan hâkimiyeti (1526-1530).
Babur, devlet kurucu, büyük bir siyasî şahsiyet, askerlik sanatının yüksek bir siması olduğu kadar kültür ve sanat yönü de o derece kuvvetli döneminin örnek bir aydınıydı. O bir insanda, aynı zamanda bir araya gelemeyecek yetenekleri ve değerleri ahenkli bir bütünlük içinde şahsiyetinde toplamış bir hükümdardır. Bu yönüyle yalnız Türk tarihinde değil, doğu ve batı dünyasının büyük şahsiyetleri arasında hayranlık uyandıran bir sima olarak yerini almıştır.
Babur-nâme
Babur’un kendi hayatını anlattığı dünya çapında ilgiye kavuşmuş hatırat kitabı Babur-nâme’den başka, Vekâyi, Vâkıa-nâme, Vâkıat-ı Baburî, Vekâyiname-i Pâdişâhî ve Baburiyye denildiği gibi; Farsça tercümelerinde Tüzük-i Baburî adını almaktadır. Eser Farsça, Rusça, Almanca, Fransızca ve İspanyolca dillerine çevrilmiştir.
Babur-nâme, her şeyden önce bir otobiyografi olmakla birlikte zengin içeriği dolayısıyla gerek edebî türü gerekse mahiyeti bakımından çok yönlülük ve değişkenlik gösterir. 15. yüzyılın son yarısı ile 16. yüzyılın ilk yarısında, Orta Asya (bugünkü Bağımsız Türk cumhuriyetleri Kazakistan, Özbekistan ve Kıgızistan), Afganistan ve Hindistan coğrafyası için orijinal ve son derece zengin bir tarihî kaynaktır.